4 Mart 2016 Cuma

Şubat Ayında Okuduklarım


Şubat'ın başında uzun bir süre RS denen illetle boğuştum. Ve gerçekten zor atlattım. Yağmurla Gelen Mutluluk ve Poirot Araştırıyor sayesinde kurtuldum RS'den. Buradan bile bu ikisinin ne kadar akıcı olduğunu tahmin edebilirsiniz :') Şimdi zaten kısa kısa hepsinden bahsedeceğim. 

Cadı Avcısı: Benim bu ay favorilerimden oldu Cadı Avcısı. Çok zevk alarak okudum. Devamlı süregelen olaylar olsun, karakterler olsun, büyülü dünya olsun tadı damağımda kaldı. Cadı yani cadı hala cadıları ne kadar sevdiğimi bilmeyen var mı :') Kitabı çok sevmeme rağmen yarım puan kırdım kitaptan. Çünkü kitapta Harry Pottervari detaylar vardı. Odanın tavanının gökyüzü şeklinde görünmesini sağlayan büyü, Neredeyse Kafasız Nick gibi ortalarda dolanan bir hayalet, Nicholas da tam bir Dumbledore. Bu benzerliklerden yarım puan kırdım, amaaa kitaba bayıldım. Puanım 4,5/5 


Aşk Her Şeyi Affeder Mi:  Bu kitabı bitirmek için kendimi resmen zorladım çünkü RS'a girdiğim döneme denk geldi. . Hal böyle olunca kitabı okuma sürem uzadı da uzadı e buda düşüncelerimi etkiledi. Kitabı bıraktığım anlarda elime almak istemedim ama başladığımda da bırakmak istemedim. Kitapla ilgili değişik duygular içerisindeyim. Sevdim mi sevdim. Ama aynı zamanda karakterlere sinir oldum. Demire ilk başta hayrandım ciddi ciddi bana bir Demir diye ortalıkta dolanıyordum fakat o nasıl bir kıskançlık nasıl bir öfkedir. Adam öfkesi ile yaralıyor sevdiği kadını. Hiç hoşlanmıyorum böyle insanlardan da böyle karakterlerden de 😒 Ay birde bu kitapta en nefret ettiğim şey vardı. Deli gibi bir yaş farkı. Aynısı Gözlerindeki Canavar'da da vardı. Ve böylesine yaş farkı beni gerçekten rahatsız ediyor. Bu kitapta da yanlış hatırlamıyorsam kız ile adam arasında 12 yaş vardı. ON İKİ! Nolur yapmayın bunu 😔 Ama genel olarak baktığımda kitabı sevdim, kitaptan ziyade yazarın akıp giden dilini çok sevdim. Puanım 3,5/5 

Yüreğimin Senden Tarafı: Kitabı sevip sevmediğimden emin olamamakla birlikte kitapta anlatılanlardan etkilendiğimi söyleyebilirim. Gazze'de savaşın ortasında kalmış, ordan sürülmüş, dünyanın dört bir yanına dağılmış bir ailenin yaşadıklarını okurken etkilenmemek elde değil zaten. Ama kitapta beni rahatsız eden şeylerde vardı. Bunlardan biri devamlı bir kopukluk yaşamamdı. Bi kişiden diğer kişiye atlarken sanırım koptum gittim. Kitapta neredeyse herkesin cinlerle ya da başka türlü bağlantıları olması beni rahatsız etti ve hikayeyi daha yapay bulmama sebep oldu. Yani kısaca beni duygudan duyguya sürükledi. O yüzden de sevip sevmediğimden emin olamıyorum. Puanım 3,5/5

İyi Kız: Bu ayın hatta 2016'nın favorisi. Kitabı çok çok sevdim. Yazarın dili olsun, kitabı anlatış şekli olsun, kurgu olsun her şey o kadar güzeldi ki anlatamam. Kitabın sonunun çok iyi bittiğini okumuştum bir kaç yorumda ve sonlara doğru ee bu tahmin ettiğim gibi bitiyor derken öyle bir bölüm geldi ki 😱 Tanınmış ünlü bir Yargıcın kızı olan Mia, barda bir yabancı ile tanıştığı gece ortadan kaybolur. Ve aylar sonra ıssız bir kulübede bulunur ancak o eski Mia değildir. Tamamen değişmiştir ve yaşadıklarını bölük pörçük hatırlamaktadır. Üstelik adının Mia değil Chloe olduğu konusunda ısrar etmektedir. Ve işin başındaki Dedektif Hoffman Mia'nın hafızasını yerine getirip olayları çözmek için mücadele etmektedir. Bu kitabı size cidden tavsiye ediyorum. O kadar güzel kurgulanmış bir kitaptı ki. Puanım 5/5

Komik Bir Hikaye:  Kitabı okurken o kadar çok yerde vay be ne kadarda aklımdan geçen düşüncelerin aynısı dediğim oldu. Galiba depresyondayım arkadaşlar 😂 Şaka bir yana gerçekten bir çok yerde Craig benmişim gibi hissettim. Onun kendini en dipte bulması, buradan kurtulmak için cesaretini toplaması ve bir şeyler yapması. Hepsi o kadar güzel bir dille anlatılmış ki bir an bile sıkılmıyorsunuz.Yazar maalesef kitaptaki karakterin intihar etmeyi düşündüğü şekilde kendisini bir binadan atarak intihar etmiş. Ondan öncesinde de uzun süre tedavi görmüş. Kitabı okurken bunu fark ediyorsunuz zaten. Çünkü Craig'in beyninin içi öyle güzel analiz edilmiş ki ancak bunları yaşayan yazabilirmiş gibi. Ben kitabı gerçekten çok severek okudum. Tavsiyemdir çok çok güzeldi! Puanım 5/5

Sonsuza Dek: Öncelikle bu seri benim çok sevdiğim serilerden birisi ve ben Maxon ile America'ya veda etmemek için hep erteledim okumayı ama çok özlediğimi fark edince dayanamadım ve okudum. Pişman mıyım, tabii ki hayır.  Kitap yine yine yine benim çok hoşuma gitti ve açıkçası içlerinde en güzeli de Sonsuza Dek'ti. Tam tadında bir final olmuş üstelik bu kitapta kast sistemlerini, asileri de daha çok gördüğümüz için distopyanın hakkını da vermiş. Şimdi geçelim beni yaralayan kısma. Ölümler. Yahu bu kitaplarda neden hep böylesine yaralanıyorum ben :'(  Puanım 5/5

Yağmurla Gelen Mutluluk : Ben üzüldüğünde de mutlu olduğunda da boğazına koca yumru oturan bir insanım. Ve bu kitabın her sayfasını o yumru ile beraber okudum. Kimi zaman mutluluktan, kimi zaman hüzünden. Kitabın konusu ile ilgili hiç bilgim yoktu. Sadece arka kapağı okumuştum ki o da çok bir şey anlatmıyor size zaten. Ama inanın konuyu bilmeden okumak bambaşka bir tat bırakıyor damağınızda. Nolur bu hikayeyi okuyun. O kadar güzel bir aşkın hikayesi ki bu, o kadar saf ki. Aşırı derecede sevdim. Sadece kitaptaki yazım hataları çok gözüme battı ama diğer baskılarda hallederler diye düşünüyorum. Buda Şubat'ın bir diğer favorisiydi. Ya okuyun, Colton ve onun Lily'si ile tanışın lütfen :') Puanım 5/5 

Zeynep: Neden bilmiyorum ama ben kitapta umduğumu bulamadım. Çok güzel bir aşk hikayesi tarzında yorumlar okumuştum. Tamam evet adam aşık. Bunu görmemek için kör olmak lazım. Ama aşkını anlatış şeklini ben sevemedim. Kitapta dejavu yaşamama sebep olan cümleler vardı. Bir yerlerde o tarz cümleler okuduğumu düşünüyorum. Birde kitapta kendini tekrar etme durumu vardı sanki. Evet kitapta güzel cümleler, sizi üzecek cümleler vardı ama bu maalesef benim kitabı sevmem için yeterli olmadı. Puanım 2/5

Poirot Araştırıyor:  Bu kadının zekası karşısında bir kere daha hayrete düştüm. Kısacık öykülerinde bile öylesine harika olay örgüsü yaratıyor ki, kitabın içindeki 11 hikayeninde olayını çözemedim -_- Agatha Christie'nin dilini, Poirot'yu, onun küçük gri hücrelerini ve araya serpiştirilmiş Fransızca kelimelerini çok özlemişim gerçekten :') Hala tanışmadıysanız bir an önce Poirot ile tanışın derim 😍 Puanım 5/5

Bunlar benim bu ay okuduklarımdı. Okuyamadığımı hesaba katarsam iyi bir sayı olduğunu düşünüyorum. Umarım sizi sıkmadan anlatabilmişimdir. Buraya kadar okuduysanız teşekkür eder, bol kitaplı günler dilerim :) 



3 yorum:

  1. Ben bu ya hiiç hiç hiiç okuyamadım ya. bin sayfa ancak okumuşumdur :(

    YanıtlaSil
  2. Yağmurla gelen mutluluk adlı kitabı çok merak ediyorum. ancak hala okuyamadım :) Bende beklerim

    YanıtlaSil
  3. Yağmurla gelen mutluluk adlı kitabı çok merak ediyorum. ancak hala okuyamadım :) Bende beklerim

    YanıtlaSil

back to top