20 Temmuz 2015 Pazartesi

Kitap Yorumu | Kurucunun Kızı - Amy Engel

Orjinal Adı: The Book of Ivy
Türkçe: Kurucunun Kızı
Yazarı: Amy Engel
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 272


Dehşet verici bir nükleer savaş sonrası Amerika Birleşik Devletleri büyük ölçüde yok edilmiş, sadece küçük bir grup hayatta kalmıştı. Geriye kalanları kimin yöneteceği konusunda Lattimer'lar ve Westfall'lar arasında çıkan savaşı Westfall ailesi kaybetmişti. Ve beş yıl sonra barış ve kontrol, her yıl yapılan törenle, kaybeden tarafın kızları ile kazanan tarafın erkeklerinin evlendirilmesiyle sağlanmaktaydı. 
Bu yıl benim sıram gelmişti. Benim adım Ivy Wesfall ve görevim basitti: Başkan'ın oğlunu, müstakbel kocamı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünü geri kazanmasını sağlamak. Ama görünen o ki, Bishop Lattimer ya çok yetenekli bir oyuncu ya da ailemin iddia ettiği gibi kalpsiz, zalim bir çocuk değil. Hatta beni bu dünyada gerçekten anlayan tek kişi bile olabilir. Ama kaderimden kaçmama imkan yok. Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim. Bishop ölmeli. Ve onu öldüren ben olmalıyım...





Bu kitap bi harika! Bu kitabı alın bağrınıza basın ve okuyun. Kurucunun Kızı'nı o kadar çok sevdim ki. Keşke daha kalın olsaydı dedim. 272 sayfa o kadar az geldi ki bittiğinde. Hele de ikinci kitabın daha çıkmadığını göz önünde bulundurunca. 


Kitabın konusundan biraz bahsedecek olursam bana göre bu kitap güç uğruna insanların verdiği mücadeleyi anlatıyor. Herkes kendince haklı sebepler sunarak gücü eline geçirmek istiyor. Ve Ivy'in babasına göre bu gücü ele geçirmek için atması gereken ilk adım Ivy'nin Başkan'ın oğlunu yani kocasını öldürmesidir. 

Bu kitap en sevdiğim distopyalar arasına girdi. Hatta sanırım şuan için en sevdiğim distopya diyebilirim. Kitapta Ivy ve Bishop'u çok sevdim. Hatta Bishop'a aşık olduğumu söyleyebilirim :D Ivy elindeki imkanlarla kendince doğru olanı yapmaya çalışan bi kız. Ve bunu yaparken de oldukça cesur davranan bi kız. Ivy bu karmaşık durumun içinden öyle beklenmedik bir şekilde çıkıyor ki son sayfalarda ağzım açık bakakaldım. 




Bishop, o kadar olgun, o kadar mantıklı ve o kadar dürüst bir karakter ki. Birinin onu sevmemesinin imkanı bile yok. Kitabın sonlarındaki tutumundan dolayı alıp içime sokasım geldi Bishop'u. Keşke gerçek olsaydı bu karakter diyebileceğim kadar çok sevdim. 


Bahsetmeden geçemeyeceğim bir diğer karakter daha doğrusu karakterler ise Ivy'nin ablası ve babası. İkisinden de o kadar nefret ettim ki. Nasıl bir aile kızlarının birini öldürmesini ondan isteyebilir? Hemde sadece güç uğruna. Dilerim ikinci kitapta başlarına bin türlü felaket gelir. Kitabın sonlarında iyice nefret ettim ikisinden de.


SPOİLER İÇEREN KISIM !!!

Bunu yazmadan bu yazıyı bitirmek hiç içimden gelmedi. O yüzden Spoiler uyarısına sığınarak buraya bir iki şey yazacağım. Öncelikle aşık insanların kavuşamama olayı beni bir çok insandan daha çok etkiliyor. Ve kitabın sonunda ikisinin de birbirine aşık olduğunu bile bile böyle ayrılmaları beni çok yıktı. Bishop'un yıkımını içimde yaşadım. Ivy'nin cesaretine hayran kaldım. Ben onun yerinde olsam ailesinin dediklerini duyduktan sonra her şeyi itiraf ederdim. Umarım ikinci kitapta Bishop çitleri aşıp Ivy'i bulur ve okyanusa ulaşırlar. Tek istediğim bu gerçekten. Bu kitapların sonunda mutlu olmamı sağlayacak tek şey okyanusa birlikte ulaşmaları.

SPOİLER BİTTİ.

Kitaba tabiki de 5 puan verdim. İkinci kitabı sabırsızlık ile bekliyorum gerçekten nasıl dayanacağım bir fikrim yok :D


Bir yorumun daha sonuna geldim. Umarım beğenerek okuyorsunuzdur. Yorumlarınızı bırakmayı unutmayın :) 
Herkese okuduğu için teşekkür eder, bol okumalı günler dilerim :)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top