6 Ekim 2015 Salı

Kitap Yorumu | Her Şey Ben Yaşarken Oldu- Mustafa Becit

Adı: Her Şey Ben Yaşarken Oldu    
Yazarı: Mustafa Becit   
Yayınevi: Sayfa6    
Sayfa Sayısı: 296

"Geçmişim, geleceğim içerisinde kazılmış derin bir kuyuydu. Bu kuyudan çıkmam için ancak Yusuf olmam gerekiyordu. Bunu başarabilirsem sonsuzluğu da geçebilirdim. Bu andan sonra da imkânsız olarak addedilen ne varsa hepsini mümkün kılabilirdim. Ancak biraz daha ölmemem gerekiyordu. İşte onun ne sınırı, ne de mümkünâtı vardı."
Hangi deney gerçek aşkı yüreğin hafızasından silebilir ki?
Bir kadın, üç adam… dört ayrı yürek. Serap, Celal, Pars ve Doktor. 
Kimi aşk, kimi aşk kisvesi altında intikam, kimiyse akıldışı deneylerin objesi olarak yüreğine yerleştirir Serap'ı. Herkesin bir planı vardır.
Bu romanda iyilerin yüzü kötülüğe, kötülerin yüzü beyaza boyalıdır. Bazıları portakal, bazılarıysa kurumuş kan kokar. Tüm bu intikam planları sadece Serap'ı elde etmek için mi, yoksa Serap sadece bir maşa mı? Peki, Serap bu hikâyenin neresinde? 
Celal, aşkı için hayatını tamamen değiştirmiştir; ama bugünü değiştirse de geçmişi ve geçmişin şekillendireceği geleceği değiştirebilir mi? Ayın karanlık ve aydınlık yüzü gibi tek bedende iki ayrı hayat yaşayan Pars, kişisel hesaplaşmalarında Serap'a hangi yüzünü dönecektir? Sevdiği kadını bir türlü elde edemeyen Doktor, sinsi bir yılan gibi kaç hayatın içine akıtacaktır zehrini? Freud mu haklıydı yoksa Jung mu? Peki Gazali bu romanın neresinde?
Mustafa Becit'ten hayatın içinden karakterlerle kurulmuş bir olay örgüsünün aksiyon, intikam, aşk, felsefe ve hatta biraz delilik dolu, bir solukta okuyacağınız çarpıcı anlatımı…Artık, köpüren hayatın sağanaklarında sancıyan bir namluya şakağınızı uzatma vaktidir…




Kitabın kapağını tüylerim diken diken kapattım. Bu kitap hakkında ne diyebilirim gerçekten bilmiyorum. Uzun zamandır beni böylesine etkileyen bi kitap okumamıştım. Her satırın altını çizmek istedim. Her satırda ağlamak istedim. Birileriyle bu kitabı deli gibi konuşmak istiyorum. Bu kitaba sarılıp uyumak istiyorum. Bu kitap bu ayki favorilerimden oldu kesinlikle. Kitabın daha başlarındayken vay be bunu kim yazdı acaba diye merak ederek yazarı araştırdım ve benden sadece iki yaş büyük olduğunu öğrendiğimde ona hayran oldum gerçekten. Kitap delilik, aşk, intikam, felsefe ve psikoloji üzerine kurulu. Eğer psikoloji ve felsefeye ilginiz varsa okuyun. Yoksa bile o kurgu için okuyun. Hırsları uğruna bir çok hayatla hiç çekinmeden oynayan iki doktorun nelere sebep olduğunu okuyarak sizde görün. Şiddetle tavsiye ettiğim kitaplar arasında bu kitap kesinlikle. Artık Mustafa Becit ne yazsa okurum diyorum.


' Hangi deney gerçek aşkı yüreğin hafızasından silebilir ki? '

' Çünkü herkes hayatında en az bir kere kaybeder ve en mutlu aşklarda bile en az bir ayrılık vardır.'

' Sen benim gölgesine sığındığım ağaçsın, ben de senin toprağın olacağım. Köklerimize kadar aşkla dolacağız. '

' O benim gökyüzümdü ve ilk kez yağmur olup aktığını gördüm. '


Buraya kadar okuduysanız teşekkür eder, bol kitaplı günler dilerim :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

back to top